Yargıtay İçtihatlarında Tanınmış Marka

YARGITAY İÇTİHATLARINDA TANINMIŞ MARKA

YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2013/9794 Karar Numarası: 2013/14086

Karar Tarihi: 02.07.2013 YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ KARARI

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 12.05.2011 tarih ve 2010/120-2011/114 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Sonay Demiralp Yavaş tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, müvekkili şirketin 1998/103490sayılı 29. sınıf ürünler içeren “PINAR Beyaz+şekil”, 1998/13222 sayılı 29 ve 30. sınıf ürünler içeren “PINAR BEYAZ”, 1999/4781 sayılı 29,30 ve 32. sınıf ürünler içeren “PINAR Beyaz+şekil”, 2000/4179 sayılı 29 ve 35. sınıf ürünler içeren “Beyazım”, 2001/5921sayılı 29, 30 ve 32. sınıf ürünler içeren “PINAR BEYAZ” markalarının sahibi olduğunu, “PINAR BEYAZ” markasının TPE tarafından tanınmış marka olarak kabul edildiğini, davalı şirketin 2008/27857 sayılı 29. sınıf ürünler içeren “AKBEL beyazı sürülebilir peynir şekil” ibareli marka başvrusunun Resmi Marka Bülteni’nde ilan edilmesi üzerine müvekkilinin tanınmışlık ve iltibas nedenine dayalı olarak marka başvurusuna itiraz ettiğini, itirazlarının nihai olarak TPE YİDK tarafından reddedildiğini ileri sürerek, YİDK kararının iptali ile markanın hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı TPE vekili, YİDK kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir. Diğer davalı vekili, müvekkilinin markası ile davacı markasının iltibasa sebebiyet verecek derecede benzer olmadığını, müvekkilinin markasındaki ayırt edici unsurun “Akbel” sözcüğü olduğunu, markada yer alan “Beyazı” ibaresinin markasal bir algılama yaratmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davacının “Beyaz” ibareli markalarıyla davalının “AKBEL beyazı sürülebilir peynir şekil” biçim ve ibareli başvurusu arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sescil ve anlamsal olarak genel izlenimde ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, başvuru konusu işaret ile davacı markaları arasında işletmesel bağlantılandırmayı tesis eden herhangi bir unsurun söz konusu olmadığı, davacının markalarının “Beyaz” ibaresi itibariyle değil, “PINAR BEYAZ” olarak ve bütün biçimde kullanılıp tanınmışlık veya bilinirlik kazandığı, başvuru konusu işarette ise “AKBEL” ibaresinin asıl ve ayırt edici unsur olduğu, “beyazı” ibaresinin niteleyici biçimde kullanıldığı, “Beyaz” ibaresinin davacının yarattığı orijinal bir sözcük olmadığı, davacının marka tescillerinden önce başlamak üzere ticari hayatta ve diğer yaşam alanlarında sık kullanılan bir sözcük olduğu, bir sözcüğün marka olarak tescil ettirilmesinin o sözcük üzerinde davacıya tekel hakkı sağlamayacağı, sadece anılan sözcüğü de içeren başkalarına ait markaların bütün olarak kendi markasına iltibas yaratması ihtimaline karşı koruduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, TPE YİDK kararın iptali ve markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkindir. Mahkemece, dava konusu başvuruyu oluşturan “AKBEL beyazı sürülebilir peynir” ibaresinde yar alan “Beyaz” kelimesi markanın bir bütün olarak bıraktığı izlenim itibariyle davacı adına tescilli “Pınar Beyaz” asıl unsurlu markalar ile 556 sayılı KHK 8/1-b bendi anlamında iltibas tehlikesine yol açmayacağı görüşü benimsenmiştir. Oysa, Dairemizin yerleşik kararlarında da belirtildiği üzere ( 20.09.2001 tarih 2001/4623 E- 2001/6954 K, 31.03.2008 tarih 2007/2336 E- 2008/4155 K ), davacı markalarında yer alan “Beyaz” ibaresi markanın tali unsuru olmayıp asıl unsuru durumundadır. Bunun yanında, dava konusu başvurudaki “Beyaz” ibaresinin tertip tarzı itibariyle de, davacı markalarına benzer şekilde yazılı olduğu anlaşıldığından, davacı adına daha önceki tarihte tescilli “Beyaz” asıl unsurlu markalar ile 556 sayılı KHK’nın 8/1-b bendi anlamında iltibas tehlikesine sebebiyet verileceği dikkate alınması gerekirken yazılı gerekçeyle, davanın reddi doğru görülmemiş, kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 02.07.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.